Bu ülkede, bir kadının, devirdiği yetmiş yıldan sonra, emekli maaşından ayırdığı parayla kuaförde saçlarını mora boyatıp, büyüdüğün mahallenin sokaklarında ve çocukluk arkadaşlarının hayran bakışları altında kaygısızca yürüdüğünü ummak.
Bu ülkede, yağmurlu bir akşamüstü, kadınların evlerinden çıkıp şehrin ıslak caddeleri üzerindeki dükkânları doldurduklarını, bozukluklarıyla sipariş ettikleri içeceklerini yudumlarken, bilmem hangi konu hakkında sohbet ettiklerini ummak.
Bu ülkede, maaşı alır almaz, kitaba, tiyatroya, baleye para ayrıldığını ummak. Otobüste, metroda seyahat eden insanların, duraklarını kaçırmalarını hiç umursamadan, çantalarından çıkardıkları kitapları okumaya daldıklarını ummak.
Bu ülkede, eşinizin, yürümeyi yeni öğrenen bir çocuk gibi elinizi bırakıp hızla öne fırladığını, kaldırımda sekerek yürümeye başladığını, birdenbire ve hiç gereği yokken bir halk türküsü mırıldandığını ummak.
Bu ülkede, potansiyel tecavüzcü durumuna düşmeden bir kadını selamlayabilmeyi ummak.
Bu ülkede, kadınların sokağa çıktıklarını, semt kahvehanelerinde orta şekerli kahvelerini sipariş edip, şehvetle pişti, okey, king oynadıklarını ummak.
Bu ülkede, bir kadının, iffetinden şüphe edilmeden bir erkeğin yanında oturabileceğini ve hatta koyu bir sohbete dalabileceğini ummak.
Yorum Yaz
Yorumunuz alındı!
Yorumunuz başarıyla kaydedilmiştir ve onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.