Recep Ali AKSOYLU

ABD’de ki kanıtlar Türk yargısı için de geçerlidir

04.12.2017 11:40
İranlı hokkabazın tutuklu bulunduğu ABD’de itirafçı olup Türkiye ve bazı ülkelerde bazı nüfuzlu kişilere rüşvet verdiği iddiaları ABD'de süren dava da deşifre olunca Türk yargısının da harekete geçip hokkabazın ailesinin Türkiye’deki mallarına el koyması, zamanlama açısından polemik oluşturduğunu gözlemliyoruz. Öyle ya itirafçı konumuna geçince mi, dokunmak akla gelmişti.
Bu yorum yapılabilir ama 5 Mayıs 2016’da resmi gazetede yayınlanan "Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu"nun 7. maddesinde açıkça "Adlî yardımlaşma talebi kapsamında ilgili devletin iç hukukuna uygun olarak yerine getirdiği işlemler, Türk hukuku bakımından da geçerli sayılır." denilmektedir.

Bu durumda İranlı hokkabazın konu olduğu davada öne sürülen kanıtlar mahkemede geçerli sayılırsa, paylaştığım bu maddeye göre bu kanıtlar Türk mahkemeleri için de geçerlidir. Türk yargısının da bu maddeden hareketle harekete geçmesi yerindedir. Cevabını bilemediğim husus ise standardın çok üstünde hediyeye boğduğu, mülkler aldığı sanatçı eşinin neden kalabalık listeden istisna tutulduğudur.
Üzücü olan da ABD’de süren davanın Türk bankacılık sistemine oluşturduğu, oluşturacağı risk ve ülkemizin yurt dışındaki itibarına yansıması ile bugün doğru adımı atan yargımızın neden bu konuda daha önce gereğini yapmamış olmasıdır.
 
İç hukuk olarak bu konuya başından beri sağlıklı yaklaşmamız gerekirdi ama şu gerçekte var. Konu salt ABD’nin İran’a ambargosunun delinmesi ise, Türkiye Cumhuriyetinin öncesinde resmi imzalı bir taahhüdü yoksa  “ABD ambargosunu delmedik” yerine, “ABD ambargosu bizi bağlamaz” savı ülke olarak elimizi, itibarımızı rahatlatır. Diyebiliyorsak konunun bir yanını geçeriz.
 
Resmi bir taahhüdümüz yoksa şüphesiz bağımsız bir devlet olarak bir başka ülkenin bir başka ülkeye uyguladığı ekonomik ambargoya ve konvertibilite engeline, kendi menfaatlerimiz gereği uymak durumunda değiliz. Ki, pek çok batılı ülke hatta Hint bankası, Dubai merkezli finans kurumunun bu süreçte İran’la iş yaptığını medyadan okuyoruz da. Bu konuda ABD’nin sadece Zarrab üzerinden hareket etmesi, Türkiye Cumhuriyetini, daha çok da Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik intibaını vermektedir.
Elbette ABD’nin zımni amacı farklıda olsa, bu davada ortaya dökülenlere TC Vatandaşı ve Türk yargısı olarak kayıtsız kalmak mümkün değildir. Çünkü, Fetö’nün ilk kalkışması olan 17-25 Aralık’tan sonra özellikle bazı bakanların yargılanmadan paçayı kurtarmalarının kamu vicdanında açtığı yara yeniden kanamaya başlamıştır.
İzlemeye, üstelikte ağır bir dezenformasyon içinde devam.
2 Aralık 2017 / Salacak

 

Yorum Yaz

Yorumunuz alındı!

Yorumunuz başarıyla kaydedilmiştir ve onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

İsim gerekli!

Mesajınızı yazınız!

Henüz yorum yapılmamıştır.