Avrupa'daki ekonomik kriz sağı, ırkçılığı ve islamofobiyi tetikliyor

Türkiye Avrupa Eğitim Ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, Avrupa'daki ekonomik krizin sağı, ırkçılığı ve islamofobiyi tetiklediğini savundu.

İşte Prof. Dr. Faruk Şen’in konu hakkındaki değerlendirmeleri...

“AVRUPA’DAKİ EKONOMİK KRİZ AŞIRI SAĞI, IRKÇILIĞI VE İSLAMOFOBİYİ TETİKLİYOR”

Yeni Nazizmin sinyalleri 1992 yılında Kuzey Almanya’nın Mölln kentinde ırkçıların gece 3 Türk kadınının evlerini yakmalarıyla ortaya çıkmış, 7 ay sonra, 29 Mayıs 1993 tarihinde, Solingen’de 5 yeni ırkçı gencin, ailelerinin 5 kadın ferdini yakmasıyla genişlemiştir. Yeni ırkçılığın Almanya’daki ilk sinyallerini 2008 yılları arasında gördük. Ludwigshafen’de aşırı sağcılar bir Türk evini yakarak 11 kişinin ölümüne sebep oldular fakat göçmenlerden sorumlu eski Alman Bakan Maria Böhmer bütün olanaklarını kullanarak bu olayın aydınlanmasını önledi. Yeni Nazizm ve yeni ırkçılığın sinyalleri Avrupa’da 11 Eylül 2001 tarihinde New York’taki saldırılardan sonra ortaya çıktı. Yeni ırkçılığı 5 ana önemli noktada toplayabiliriz:

YENİ IRKÇILIK

1. Yeni ırkçılıkta doktriner liderler ortaya çıkıyor ve bunlar doktrinlerini ya Breivik gibi 1564 sayfalık 3 yıl süren manifestolarda topluyorlar ya da Eski Merkez Bankası ve hala Sosyal Demokrat Parti üyesi Thilo Sarrazin gibi Türkleri ve Müslümanları aşağılayan kitaplar yazarak hem bundan zengin oluyor hem de kendi ülkesinde parti kursa %18’lik oy alacak bir konuma geliyor. Ayrıca Sarrazin’in görüşlerini Almanya’daki kamuoyu araştırmaları sonuçlarına göre halkın %75’inin desteklediğini söyleyebiliriz.

2. Yeni sağın liderleri bu yeni ırkçılığın en önemli destekleyicileri oluyorlar. AB’deki bazı liderlerin “AB bir Hristiyan değerler topluluğudur, Müslüman bir ülkeye yer yoktur.” şeklindeki açıklamaları Breivik gibi kişilerin bundan etkilenerek “Ben de Avrupa’yı Müslümanlardan temizleyeyim veya Müslümanlara yeşil ışık yakan sol ve sosyal demokrat partileri cezalandırayım.” teorisini içerir.

3. İslam karşıtı bilim adamlarının yazdıkları kitaplar ve İslam’a karşı haksız suçlamalar yeni ırkçılığı destekleyen görüşler olarak ortaya çıkıyor.

4. Aşırı sağ partiler artık söylevlerinde daha popülist bir yaklaşım içine giriyor, kitleleri daha fazla etkilemeye çalışıyorlar. Kendi parti elemanları ırkçı saldırılarda bulunmasa bile belirli gençleri ırkçı saldırılara azmettiriyorlar.

5. Genç akademisyenler ve orta üst sınıfta aşırı sağcılık ve ırkçılık gelişiyor ve bunların çocuklarındaki İslam’a ve göçmenlere yönelik saldırıların arttığını görüyoruz. Norveç, refah düzeyi açısından böyle saldırıların en az beklendiği ülkeler arasındaydı. Ekonominin büyük krizlere girdiği ve ekonomik çöküşün büyüdüğü Almanya, İngiltere, Fransa ve hatta Hollanda, Avusturya gibi ülkelerde böyle akımların önümüzdeki günlerde şiddetlenmesini beklememize rağmen tetikleme Norveç’ten geldi. Cami düşmanlığı ve İslam düşmanlığının büyük boyutlara ulaştığı İsviçre’nin dışında Almanya, Fransa gibi ülkelerde ekonomik kriz devam ediyor, Almanya’da Türklerin %44’ü fakirlik sınırının altında yaşıyor. Böyle ülkelerde göçmenlere yönelik ve özellikle sayıları 21 milyonu bulan AB’deki Müslümanlara yönelik saldırıların gelişmesi olasıdır.

TÜRK DIŞİŞLERİ AVRUPA’DAKİ IRKÇILIK TEHDİDİNİ CİDDİYE ALMALIDIR

Bu açıdan Türkiye’ye çok büyük iş düşüyor. Türkiye, öncelikle 28 AB ülkesindeki büyükelçilerini bir araya getirip bu ülkelerde Türklere ve Müslümanlara yapılacak saldırılar karşısında ne gibi tedbirler alınabileceğini tartışmaya açmalıdır. İkinci adımda da Avrupa’daki Türk sivil toplum örgütlerini toplayarak yurtdışı Türklerine yönelik atılımlar içine girmeli. Avrupalı ülkelerle ihracatta ve atılımlarda öncü rol oynayan TOBB, burada yaşayan insanlara iş dünyası açısından da sahip çıkmaktadır. TAVAK’ın tespitlerine göre AB sınırları içinde yaşayan 154 bin Türk girişimci, önümüzdeki günlerde Türk camilerinde böyle saldırılarla karşı karşıya gelebilir. Özellikle önümüzde ki aylarda Avrupa’da ekonomik krizin en üst boyutlara gelmesi Avrupa’daki ırkçıları, yabancı düşmanlarını göçmenlere saldırıya itecektir. İslamofobi ve Türkofobinin gelişimi Avrupa’daki 21 milyon Müslüman’ı ve bunların içindeki 5 milyon 400 bin Türk’ü hedef tahtası haline getirmesi beklenebilir.

AB’DE İSLAMOFOBİ VE TÜRKOFOBİ GÖÇMENLERİ TEHDİT EDİYOR

Genel olarak baktığımız zaman Avrupa Birliği ülkelerindeki durum, bunun yanında Amerika Birleşik Devletleri’nde de 2018 yılında ırkçılığın ve İslamofobi’nin azalmayıp artacağından hareket edebiliriz. İslam İşbirliği Örgütü’nün (İİÖ) belirli tedbirler almaması durumunda Avrupa’da yaşayan 21 milyon Müslümanın yaşamları her geçen gün daha da güçleşecektir. Maalesef İslam ülkelerinden bu konuda olumlu bir atılım gelmemektedir.

İİÖ VE TÜRKİYE’YE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR

Bu konuda önümüzdeki yıllarda istenen olumlu gelişmelerin Müslüman ülkeler tarafından da gerçekleştirilmesi gereklidir. Avrupa’da İslamofobi’ye karşı en ciddi savaş veren ülke Türkiye’dir. Türkiye’nin de bu konudaki girişimlerinin tam yeterli olduğunu söylemekte güçlük çekiyoruz.Avrupa’daki İslamofobi iki kuruluşun gündeminde tam anlamıyla yer almalıdır. Bunun ilki Türkiye’deki Diyanet İşleri Teşkilatıdır, Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez bu konuda Türkiye’deki diğer dini liderlerle birlikte bir aksiyon programı hazırlamalı ve Avrupa’da ilk olarak 5 Milyon 400 bin Türk kökenli Müslümana, daha sonra da tüm Müslümanlara sahip çıkmalıdır. Ayrıca hükümet İslam İşbirliği Örgütünün bugüne kadar Avrupa’daki Irkçılığa ve İslamofobi’ye duyarsız kalması karşısında bu kuruluşu bu kuruluşu harekete geçirmelidir. 1,3 Milyar Müslümanın üst örgütü olarak faaliyet gösteren İİÖ12nün duyarsızlığını anlamak güçtür. İİÖ bundan sonra bir toplantısını üye ülkelerle birlikte Brüksel’de yapmalı ve belirli ölçüde Avrupa Birliğine ciddi mesajlar vermelidir. 

Yorum Yaz

Yorumunuz alındı!

Yorumunuz başarıyla kaydedilmiştir ve onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

İsim gerekli!

Mesajınızı yazınız!

Henüz yorum yapılmamıştır.
  Edirne’de Bocuk Gecesi kutlandı
Edirne’de Bocuk Gecesi kutlandı